Concrete Revolutio: Choujin Gensou

Sıcak Sıcak

Concrete Revolutio: Choujin Gensou

İsim: Concrete Revolutio: Choujin Gensou, コンクリート・レボルティオ～超人幻想～

Tür: Aksiyon, Süper Güçler

Yayınlanma Tarihi: 04.10.2015

Bölüm Sayısı: 13

Yönetmen: Seiji Mizushima

Senarist: Shou Aikawa

Başlıca Seiyuular: Kaito Ishikawa (Jiro Hitoyoshi), Sumire Uesaka (Kikko Yoshino), Aki Toyasaki (Emi Kino), Eriko Nakamura (Fuurouta)

Firma/Stüdyo: Bones

Açılış: Katararezu Tomo (カタラレズトモ) – ZAQ

Kapanış: The Beginning – Yohske Yamamoto

 

Süper kahraman hikayelerinin pek çoğunda, bu karakterler ve onlarla aynı dünyayı paylaşan sıradan insanların arasındaki keskin çizgiyi görmezden gelmek oldukça zordur. Belki de bu sebeple, Concrete Revolutio: Choujin Gensou’nun senaryosunu üstlenen isim Shou Aikawa, temmuz ayındaki resmi duyuru ardından verdiği röportajda, orijinal bir eser olacak seriyi bir çeşit simülasyona benzettiğinden bahsediyor. Sadece animeleri değil Tokusatsu olarak adlandırılan özel efekt kullanılmış Japon –süper kahraman- yapımlarını hatta romanları ele alan senarist, en basitinden idolller ya da spor dünyasının ünlü isimleri gibi “özel insanlar” halkın içinde sıradan insanlarla birlikte yaşasaydı toplum nasıl bir hal alırdı, bu iki kesim birbiriyle nasıl anlaşırdı ve ne gibi olaylarla karşılaşılırdı gibi soruların cevaplarını bu simülasyonda bulmayı hedefliyor. Bu sayede de, Aikawa’nın vurguladığı üzere çizgi roman serisi The Watchman evrenine benzer bir düzlemde şekillenecek Concrete Revolutio: Choujin Gensou, sunduğu alışılmışın birazcık dışındaki kahraman öyküsüyle bizlere kimliklerini açık etmeden gizliden gizliye kötülükle savaşan o süper kahramanları unutturacak gibi gözüküyor.

Concrete Revolutio: Choujin Gensou’nun Tokyo Cadısı isimli ilk bölümüne şöyle bir bakıldığında ise serinin ilk bölümüyle yapmaya çalıştığı şeyin bahsettiğim tarza bir yaklaşımdan ziyade kafaları allak bullak etmek olduğunu söylemek mümkün. Başarılı animasyonlarıyla adından sık sık söz ettiren stüdyo Bones’un bu yolu izlemekte amacı neydi bilmiyorum ama akla gelebilecek sıradan olmayan her türlü ögeyi bir bölüme sıkıştırmak konusunda elini hiç de korkak alıştırmamış.

 

Mahou Shoujo (Sailor Moon gibi dönüşecek.), tamam. Uzaylılar, tamam. Hayaletler, tamam. Şekil değiştiriciler, o da tamam. Biraz mecha serpiştirmeden de olmaz, işte şimdi mükemmel oldu!

 

Bölümün en başında ilk tanıştığımız karakter olan Hoshino Kikko, nasıl garson olarak çalıştığı kafede bir bilim adamı ve bilim adamından alacağı bilgiyle gelecekteki tüm bilimsel gelişmeleri 10 yıl geciktirecek bir örgütün ajanı arasında gerçekleşecek alışverişe az sonra bizzat müdahale edeceğini bilmiyorsa; biz de aynı şekilde ondan bu konuda yardım isteyen ciklet rengi saçlarına tezat oluşturacak şekilde ciddi bir surete sahip Hitoyoshi Jiro’nun tam olarak kim olduğunu bilmiyoruz. Zaten bölüm daha bu konuya açıklık getiremeden ünlü yönetmen Mizushima Seiji, izleyicinin feleğini şaşırmasını amaç edindiğini kanıtlarcasına alakasız bir sahneyi sürüyor önümüze aniden. (Hangi anda, hangi zaman diliminde olduğunuzu anlamadınız mı? O zaman olaylar netliğe kavuşana dek bu duruma alışmanızı şiddetle öneririm çünkü bölüm içinde ve muhtemelen ileride de bu durumu tekrardan yaşayacaksınız.)
Temmuz ayı 41. Shinka Dönemi Ginza’sından, nisan ayı 46. Shinka Dönemi Shinjuku’suna (O ne demekse artık… ) geçtiğimizin açığa çıktığı zamandaki o kısa atlayış sürecinde, bölümün başında birbirini yeni tanıyan Kikko ve Jiro arasında bir şeyler yaşanmış olduğunun ve bu şey her neyse Kikko’nun Jiro’yu yakalamaya ya da durdurmaya çalıştığının farkına varıyoruz. Bu sahneyi takip eden açılış şarkısı ardından kafedeki görüşmeye geri döndüğümüzde ise bilgi satın almaya çalıştığı tahmin edilen ajanın, tam tersine bilim adamı Profesör Onda’ya ne olduğu belli olmayan bir cismi teslim ettiğini görüyoruz ancak Kikko’nun, Jiro’dan aldığı talimatla olaya müdahale etmesi işleri karıştırıyor. Kikko’nun da ajanın da aslında göründüklerinden fazlaca farklı olduğunun anlaşılmasıyla başlayan aksiyon, uzaylı olduğu ortaya çıktıktan sonra devasa bir hal alan ajanla Kikko ve Jiro arasındaki mücadeleye Grosse Augen isimli “insanların tarafında” olduğu söylenen kahramanın katılmasıyla devam ediyor. Olaylar bir şekilde sonuca bağlandığında ise süper kahramanları korumak ve gerektiğinde sorun yaratanları ortadan kaldırmak için kurulan “Süper İnsan Bürosu” karşımıza çıkıyor. Bölüm, Jiro ile Kikko arasında geçenlere yönelik ipuçları bırakırken gerçekleri ortaya sermiyor ve Concrete Revolutio: Choujin Gensou ilk bölümünü gizem perdesini aralamadan sona eriyor.

Serinin neon renklerle retro tasarımı bir araya getiren, azıcık da sürrealism hissettiren pamuk şeker kaplı animasyonları şüphesiz tavsiye edilen orandan fazla renk ve hareket içeriyor bu yüzden beni az oranda etkilese de izleyiciler arasında Gatchaman Crowds ya da Rolling Girls ile kısmen benzetilebilecek bu animasyonlardan rahatsız olanlar çıkacaktır eminim ki. Bu noktada işe imzasını atan stüdyonun Bones olması seriyi bir adım öne çıkarıyor ve var olan potansiyeli gözardı etmemem konusunda beni uyarıyor. Bunun yanında animenin ZAQ imzalı açılış şarkısı gönlümü bir dinleyişte fethederken sözleri olmayan bir melodi eşliğindeki kapanışsa animasyonları ile mest ediyor. Jiro karakteri geçmişteki pek çok tanınmış karakterden sonra bu dönem de One Punch Man’de Genos, Heavy Object’te Havia Winchell, Haikyuu!! devam sezonunda Tobio Kageyama olmak üzere ana karakterlere hayat veren Kaito Ishikawa tarafından seslendiriliyor. Overlord’un Shalltear’ı, Hoozuki no Reitetsu’nun Peach Mami’si, Chuunibyou demo Koi ga Shitai’nin Sanae Dekomori’si Sumire Uesaka, karşımıza Kikko olarak çıkarken ilk bölümün dikkat çeken karakterlerinden Emi Kino sesini tecrübeli seiyuu Aki Toyasaki’de buluyor.

https://www.youtube.com/watch?v=m66rK2eExms

https://www.youtube.com/watch?v=sbNU0ZZH8ZU

Concrete Revolutio: Choujin Gensou’nun sezona girişi oldukça tehlikeli. Kurgunun izleyebileceği muhtemel rotaların çokluğu, üstüne üstlük ilk bölümün zaman konusunda lineer bir çizgi takip edememesi göz önüne alındığında göz önündeki karmaşayı risk olarak nitelendirmemek zor. Kadroda yer alan henüz görmediğimiz kişiler bir yana serinin arkasındaki isimlerin getirdiği potansiyel animeyi ilk bölümden terk etmememiz için yeterli sebep olmalı bence. Shou Aikawa’nın yarattığı, Seiji Mizushima’nın yönettiği bu hikayede kahramanlar kendilerine normal hayatta nasıl bir yol çizecekler öğrenmek hatrına, belki de sadece süper kahramanların karşısına çıkacak problemlerle nasıl mücadele edeceklerini izlemek adına ilk bölümden hoşlanmayanlar da seriye bir şans daha verebilir. Eğer seri kendini rayına oturtursa karşımıza çıkacak şeye kaostan gelen düzen diyebiliriz pekala.

Son olarak; siz siz olun, kötü uzaylılardan uzak durun.